Boykot; Türkiye'de duymaya alışık olduğumuz ve belirli aralıklarla, çeşitli nedenlerle gündeme gelen bir kelimedir. Kimilerimiz boykotun hiç şüphe getirmez bir hak olduğunu, kimilerimiz ekonomiye darbe olduğunu, kimilerimiz yasal, kimilerimiz yasa dışı, kimilerimiz işe yaradığını, kimilerimiz ise işe yaramadığını veya işe yarayıp yaramadığını ölçmenin çok zor olduğunu düşünebilir. İşte bunların hepsi, boykot ve belki de genel olarak "protesto" kavramının, toplum bilincinde yeterince iyi oturmamış olmasından kaynaklanmaktadır. Bu içerikte; boykotun tarihinden, başarılı ve başarısız boykot girişimlerinden, boykotun yasal açıdan nasıl ele alındığından ve etkisinden bahsedeceğiz.
Boykot Nedir ve Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
Boykot kelimesinin kökü, İrlanda'da da "Toprak Savaşı" (İng: "Land War") olarak anılan olaylara dayanmaktadır. 1880 yılının sonbaharında, İrlanda'nın Mayo Kontluğu'nda alışılmadık bir ortam hâkimdi. Çiftçiler tarlalara inmiyor, tüccarlar dükkânlarının kepenklerini indiriyor, postacı bile her gün geçtiği yolları terk ediyordu. Bu olayların temelinde bir kişi vardı: Kaptan Charles Boycott.
Boycott, İrlanda'da toprak sahiplerinin vekili olarak çalışan bir İngiliz'di. O dönemde, büyük toprak sahipleri çoğunlukla İngiltere’de yaşıyor, topraklarını ise yerel yöneticiler aracılığıyla yönetiyordu. Lord Erne adındaki bir mülk sahibinin topraklarını yöneten Boycott, o yıl büyük bir krizle karşı karşıya kaldı. Hasatlar kötü geçmiş, köylüler ağır kiraları ödeyemez hâle gelmişti. Lord Erne, kiracılarına %10'luk bir indirim önerdi, ancak bu zaten geçim sıkıntısı çeken çiftçiler için yeterli değildi. Eylül ayında, protesto eden kiracılar %25 indirim talep etti ve Lord Erne bunu reddetti. Daha büyük bir indirim talep eden köylülerin talepleri reddedilince, Boycott on bir kiracıyı araziden tahliye etmeye çalıştı.
İrlandalı lider Charles Stewart Parnell; başka bir kiracının tahliye edildiği toprakları alan kiracılarla nasıl başa çıkılacağı konusunda, şiddete başvurmak yerine, yerel halkın onları tamamen dışlaması gerektiğini önerdi. Parnell'in konuşmasında toprak yöneticileri veya mülk sahipleri açıkça geçmese de tahliyelerle ilgili alarm verildiğinde bu taktik ilk olarak Boycott'a uygulandı. Bu eylemi gerçekleştirenler için kısa vadeli ekonomik sıkıntılara rağmen, Boycott kendisini hızla izole edilmiş bir durumda buldu. Tarlalarda ve ahırlarda çalışan işçileri, hatta evindeki hizmetlileri çalışmayı bıraktı. Başta da söylediğimiz gibi yerel tüccarlar onunla ticaret yapmayı durdurdu ve yerel postacı, mektuplarını teslim etmeyi reddetti.

Ona karşı yürütülen bu organize eylem nedeniyle Boycott, mahsullerini toplamak için kimseyi işe alamadı. Hasattan sonra "boykot" başarıyla devam etti ve kısa sürede yeni kelime her yere yayıldı. New-York Tribune muhabiri James Redpath, boykot kelimesini uluslararası basına taşıyan ilk kişiydi. İrlandalı yazar George Moore, "Boykot fiili bir kuyruklu yıldız gibi ortaya çıktı" diye yazdı. The Times, 1880 yılının Kasım ayında "organize izolasyon" anlamında bu terimi kullandı. Michael Davitt'in The Fall of Feudalism in Ireland adlı kitabındaki bir anlatıma göre kelime; County Mayo'dan Peder John O'Malley tarafından, "Boycott gibi bir mülk sahibine veya yöneticiye uygulanan dışlanmayı ifade etmek için" teşvik edildi. The Times, 20 Kasım 1880'de şu şekilde haber yaptı: “New Pallas halkı, onları 'boykot etmeye' karar verdi ve yiyecek ya da içecek sağlamayı reddetti.”. The Daily News, 13 Aralık 1880’de şunu yazdı: "En cesur yürekler bile 'boykot edilme' korkusuna her yerde boyun eğiyor.". Ertesi yılın ocak ayına gelindiğinde kelime mecazi olarak kullanılmaya başlanmıştı: "Doğa Ana ayaklandı... Londra'yı Kew'den Mile End'e kadar 'boykot etti'.".
Günümüzde boykot, "bir üründen, kişiden, organizasyondan veya ülkeden, şiddet içermeyen ve gönüllü olarak uzak durma eylemi" olarak tanımlanmaktadır. Boykot uygulaması devlet tarafından yasallaştırılırsa buna kimi zaman "yaptırım" da denmektedir. Boykotun genellikle amacı, hedef alınan oluşumu (kişi, şirket, organizasyon, vb.) ekonomik olarak zarara uğratmak ve bunun karşılığında bir tepki oluşturmaktır. Kimi zaman ise ekonomik zarara uğratma amacı arka planda kalmakta ve motivasyon "ahlaki" nedenler temelli olmaktadır.
Boykotu güçlü yapan unsurlardan birisi de herhangi bir suç unsuru taşımaması ve tamamıyla gönüllü olarak, en temel haklar kullanılarak gerçekleştirilmesidir. Kimsenin neyi satın alması veya desteklemesi gerektiğine karışılamaz, dahasını bunun takibi pratikte imkânsızdır. Dolayısıyla hükûmetlerin boykotları takip etme ve engelleme çabası da çoğu durumda başarısız olmakta ya da beklenilen etkiyi göstermemektedir. Üstelik barışçıl yapısı dolayısıyla da karşı tarafa da ekonomik kayıplar harici zararlar ve yükler oluşturması düşük olasılıklıdır.
Tarihte Boykot Faaliyetleri
Boykot günümüzde sıklıkla gündeme geldiği gibi, tarihte de pek çok kez gündeme gelmiştir. Hatta tarihe adını dikkat çekici bir biçimde yazdıracak boykot faaliyetleri de olmuştur. Burada, tarihi açıdan önemli olan birkaç boykot hareketini ele alacağız. Boykot hareketlerini bütün detayları ile yazmak bu yazının kapsamından kayacağı ve okumayı da zorlaştıracağı için kısaca değindik:
Fes Boykotu: Boykot faaliyetleri Osmanlı'da da yaşanmıştır. Osmanlı'da yaşanan boykot faaliyetlerinin en büyüklerinden birisi, "1908 Osmanlı Boykotu" olarak da bilinen, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin önemli rol üstlendiği boykot faaliyetidir. Bu boykot Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun ürünlerine karşı yapılmıştır ve "Fes Boykotu" olarak da bilinmektedir.
Boston Çay Partisi: Amerikan Devrimi'nin önemli olaylarından biri olan Boston Çay Partisi, İngiltere’nin sömürgelerine dayattığı yüksek vergilere karşı bir tepki niteliğindedir. Amerikan kolonilerindeki halk, İngiliz çayına yönelik bir boykot başlattı ve 16 Aralık 1773'te Boston Limanı’na gelen çay yüklerini denize dökerek İngiltere'ye karşı ekonomik bir protesto gerçekleştirdi. Bu olay, Amerikan bağımsızlık hareketinin fitilini ateşleyen en önemli gelişmelerden biri oldu.
Montgomery Otobüs Boykotu: Amerika Birleşik Devletleri'nde siyahilerin medeni haklarını savunan en önemli eylemlerden biri Montgomery Otobüs Boykotu'dur. 1 Aralık 1955'te Rosa Parks isimli bir siyahi kadın, otobüste beyazlara yer vermeyi reddettiği için tutuklandı. Bu olay, Martin Luther King Jr. önderliğinde bir yıllık otobüs boykotuna yol açtı. Siyah Amerikalılar toplu taşımayı kullanmaktan kaçındı ve sonunda ABD Yüksek Mahkemesi, Alabama'daki otobüslerde ırksal ayrımcılığın anayasaya aykırı olduğuna hükmetti. Boykot, hakların kazanılmasına katkı sağlayan barışçıl bir faaliyet olarak tekrar adını tarihe yazdırmış oldu.

Mahatma Gandi Tuz Yürüyüşü: Mahatma Gandhi önderliğinde düzenlenen Tuz Yürüyüşü, İngilizlerin Hint halkı üzerindeki ekonomik baskısına karşı yapılan bir sivil itaatsizlik hareketiydi. İngilizler, Hindistan'daki tuz üretimi ve satışı üzerinde tekelleşmişti. Gandhi, bu durumu protesto etmek için 12 Mart 1930’da 78 kişiyle birlikte yaklaşık 400 kilometrelik bir yürüyüş gerçekleştirdi. Bu boykot, Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesinde önemli bir dönüm noktası olarak anılır.
Boykot Yasal mıdır?
Feragatname: Bilimetri bir hukuki danışma hizmeti sunmamaktadır. Hukuki anlamda herhangi bir yönlendirmede bulunma amacı kesinlikle gütmemektedir. Bu bölümde verilecek olan bütün bilgiler, kişinin kendi sorumluluğunda incelenmeli ve değerlendirilmelidir. Amaç, halkın bir konu hakkında hukuki açıdan yüzeysel bir fikir edinmesini sağlamaktır. Hiçbir şekilde doğrudan hukuki bir yönlendirme olarak alınmamalıdır, alınamaz. Kişinin bütün hukuki soruları, alanından kişilerce ve avukatlarla çözülmelidir. Eğer herhangi bir hukuki endişeniz ya da sorunuz varsa lütfen bunu avukatınıza danışınız. Bilimetri, hukuk anlamında yetkili bir merci değildir.
Boykot hakkındaki yasal yaklaşımı Türkiye Cumhuriyeti yasaları açısından ele alacak olursak; kişinin bir ürünü satın alıp almama hakkına bağlı olduğunu, dolayısıyla da denetlenmesi doğru olmayan bir olgu, hatta kabul edilemeyecek bir durum olduğunu söyleyebiliriz. Kimse sizi alacağınız ürünler konusunda zorlayamaz. Boykotun yapısı gereği de kişiler oldukça pasif bir eylem ile boykot faaliyetine destek olabilir. Bir boykot faaliyeti kapsamındaki ürünü almadığınız, ticari anlamda katkı sağlamadığınız için yargılanamazsınız. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda, 4 Nisan 2025 tarihinde kontrol edildiği üzere, boykot faaliyetlerini düzenleyen doğrudan bir madde bulunmamaktadır. Yorumlamaya açık bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 26. maddesini eklemek isteriz:

Yukarıdaki madde esas alınarak boykot, bireylerin bir konuda görüşlerini ifade etmelerinin bir yolu olarak değerlendirilebilir. Diğer ülkelerde boykotu denetleyen dolaylı veya doğrudan anayasal (veya hukuki) maddeler olabilir. Bütün ülkelerin anayasalarını ve kanunlarını incelemek pratik olarak imkânsız olduğu için biz sadece Türkiye'ye yer verdik. Ancak genel olarak da bir ürünü satın almamanın tüketici hakkı olduğunu, dolayısıyla da boykotun yasa dışı kabul edilemeyecek bir faaliyet olduğunu belirtebiliriz.
Sonuç
Boykotlar tarih boyunca, tüketimden gelen ekonomik gücü kullanarak politik ve sosyal değişimleri tetikleyen etkili bir barışçıl protesto yolu olmuştur. Tarihteki bazı boykot hareketleri, etkisi küçümsenemeyecek değişimlere katkı sağlamıştır. Günümüzde çevreye zarar veren şirketlerden etik dışı uygulamalar gerçekleştiren markalara, halkın sorunlarını göstermeyen medya kuruluşlarından vergilerini ödemeyen şirketlere kadar birçok konuda boykotlar organize edilmektedir.
Bu tür eylemler, hükûmetlerin ve şirketlerin politikalarını değiştirmelerine neden olabilmekte, hatta yeni yasa ve düzenlemelerin oluşmasına katkı sağlayabilmektedir. Dolayısıyla boykotlar; sadece geçmişin değil, günümüz dünyasının da önemli bir toplumsal değişim mekanizması olmaya devam etmektedir.